Nitelikli
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Eski defterler...
Geçen cumartesiden beri aklımda hep
eskiler var. Sürekli hatıralar, kapanmamış yaralar, geçmiş ama içimde
hesaplaşması bitmemiş olaylar kafamın içinde dönüp duruyor. Adı üstünde eski
halbuki değil mi? Bitmiş gitmiş belki de sadece saliselik bir şekilde akıla
düşmesi gerekmez mi? Tam tersi düşündükçe laf lafı açar gibi anı anıyı, acı
acıyı açıyor beynimin içinde. Sürekli geriye daha da geriye giderek bu olmuştu
, sonra bu oldu ama daha öncesinde de bunlar yaşanmıştı şekilde gidip geldim
tüm haftasonu. O kadar yorucu ki bu... İnsan hep şunu şöyle yapsaydım da böyle
olur muydu acaba diye düşünmeden edemiyor. Halbuki bakıldığında şuan bunu
konuşmak neye çare? Ne geçebilir ki elimize değil mi? Değiştiremeyeceğin onca
anı, hatıra, acı, üzüntü, gözyaşı akıttığın olay belki biraz da mutlu anlar,
onu da kabul etmek lazım tabii... İyisiyle kötüsüyle yaşandı ama bitti. Değiştirme
imkanımızın olmadığını bile bile senaryolar değişir kafada başka sonuçlar elde
etmek ümidiyle belki de... Keşke girer devreye o an... Keşke öyle olmasaydı,
belki öyle demeseydim ya da demeseydi, ya bana bu şekilde yaklaşsaydı ya da ben
şöyle davransaydım... Bu uzar gider ama sonuç sadece beyin olarak yorulmuş, tüm
gün geçmişle savaşmış bir don kişot bünyeden öteye geçemez.
Olaylarla veya kişilerle bitmeyen hesaplaşmalar olduğunda ben insanın bu anıları sürekli canlı tuttuğuna inanırım. Belli ki içte bitmeyen bir hesap var. Sürekli alakasız zamanlarda aklına düşüyorsa eskiden yaşadıkların ve özellikle olumsuz deneyimlerin, o insanlarla ve/veya olaylarla kapanmamış hisler vardır. En azından bu benim ve benim gibi düşünenler için öyle sanırım. İlla gidip yüzyüze konuşmak gerekmez belki değil mi? Belki de içinde hafifletmen, bırakman ya da vazgeçmen, teslim olman ya da kabullenmen gerekenler vardır. Sadece kendi kendine yapabileceğin ama tünelin sonunda sana ışık vadeden bir hesaplaşma...
Kendi adıma konuşmak gerekirse ben içimde bir şeyleri halledebilenlerden değilim sanırım. Ben sadece içimde olayları büyütüyorum, kendimi daha fazla yaralıyorum, yıpratıyorum, karşımdakini ya da o olayı döndürüp döndürüp farklı boyutlarda tekrar yaşıyorum. O kadar yorucu ki bu süreç bir insan için , inanamazsınız. İnanın bile isteye yapmıyorum elbet ama bir türlü meseleleri kendi içimde çözmeyi, akışa bırakmayı, affetmeyi, nötrlemeyi ya da kabullenmeyi başaramıyorum. İlla ama illa karşımdaki insanla bunu yüzyüze konuşmak istiyorum. Belki iletişim takıntımdan belki gerçekliği ancak yüzyüze konuşarak hissedebildiğimden midir bilmiyorum ama o kişiyle o olayı karşılıklı konuşup derdimi anlatmazsam, anlatamazsam inanın benim için o olay hiç çözülmeyenler dosyasında yerini alıyor. Zaman akıp geçiyor ama o açık konular kabuk bağlamıyor bende. O nedendendir ki eskiler benim çok düşer aklıma. Birikmiş hesaplaşmalar dosyası kabarıktır. Biliyorum bana zarar verdiklerini, gidip zamanında konuşsam belki kendimi ifade etsem o kadar birikmeyecekler ama ah işte ah bir başarabilsem... O an içimde fırtınalar kopartarak sustuğum ama sonrasında o fırtanın beni yerle bir ettiği onca olay... Tekamül yolunda sanırım kendi sınırlarımı belirleme ve kendimi anda ifade etme benim sınavım. Kendimi diğer alanlarda ne kadar rahat ifade ediyorsam, özellikle romantik ikili ilişkilerde bir türlü bunu başaramadım. Zarar verdiğini bile bile... Zarar sadece kendime tabii...
Siz siz olun kendinize bu kadar
zarar vermeyin olur mu? Belki bu yazıyı okuyunca bir nebze de olsa evet ben de
bunu yapıyorum ama gerçekte yapmamak lazım diyebilirsiniz. Kim bilir belki
birinizin bile aklında, yüreğinde bir gram kendimi korumalıyım hissi uyanır...
Umarım öyle olur...
Günün birinde kendiminde bunu
başarabileceğine inanma dileğiyle...
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Popüler Yayınlar
Aşkın şarjı var mıdır?
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Gözyaşlarının değerini anlamak lazımdı...
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder