Ana içeriğe atla

Nitelikli

Aşkın şarjı var mıdır?

Çok güzel olmaz mıydı? Düşünsenize aşkınız gücü azaldığında hemen koşarak şarja takıyorsunuz ve hoopp yine ilk gün ki heyecanla devam edebiliyorsunuz. Gerçek dünyada bunu yapabilmeyi çok isterdim. Biliyorum ilişkiler böyle bir dinamikle yürümüyor, evet arkadaşlar farkındayım. Merak etmeyin... Sadece bence güzel olurdu. Çünkü gerçekten sevdiğiniz ve birlikte olmaktan mutlu olduğunuz biri var hayatınızda ve ona göre gücünüz azalmış ya da sevmenize rağmen sizin gücünüzün azaldığını hissediyorsunuz. Bunu hemen düzeltme fırsatını istemez miydiniz?   Ben çok isterdim... Belki şarja takma gibi tek bir aksiyon ile işleri yoluna sokamayabiliriz ama her iki tarafta isterse bir yol bulunabilir. Onca vakit ve yaşanmışlıktan sonra hepsini sadece batarya zayıfladı diye çöpe atmak benim kendi adıma yapmayı tercih etmeyeceğim bir şey. Ama tabii karşınızda sizi gerçekten istemeyen biri varsa zaten onca yaşadığınız şey de sadece sizin yaşadıklarınızdan ibarettir. Birlikte yaşadık diye düşündüğünüz her a

Pes ettiğimden değil...

 "Pes ettiğimden değil. Olmayacağını gözüme soka soka gösterdiğin için vazgeçtim." demiş Kafka. Ne kadar sitemkar ama bir o kadar da haklı bir isyan içeriyor sanki değil mi? Çaba var arkada belli, bir umut varmış belki de olacağına, olabileceğine dair... Ama olmamış, olamamış. Çok üzgün hissettim kendimi bu yazıyı okuyunca. Tanıdık bir his olduğundan belki de... Benim de yaşadıklarımın arasında böyle deneyimler var. Belki ben vazgeçtim, belki vazgeçmekten başka çarem kalmamıştı. Kabulleniş var bunun arkasında. Çok zor bir kabulleniş. Benim hissettiğim bu en azından.

O kadar kolay olmuyor hislerine rağmen pes ederek vazgeçmek, bırakıp gitmek. Aklında her saniye ya öyle değilse? Şimdi vazgeçmemeli miydim acaba? Azıcık daha dayabilirsem belki? Bu sesler hiç susmaz. Ama farkettiniz mi? Hep çabayı göstermeye çalışan taraf belli değil mi? Dayabilirsem ne demek? Kendinden şüphe etmek ne demek? Nasıl bir ikili ilişkidir ki kişi kendinden şüphe eder hale gelmiş ya da hala olmayan ve olmayacak bir şey için direnmeye çabalıyor. Bunu şuan dışardan görebiliyorum ama yaşarken biliyorum hiç öyle olmuyor bu işler. O anda ufacıkta olsa bir yerlerden tutunmaya çabalıyor insan. Belki öğretilmiş ya da kanıksanmış klişelerden işte emek verdim bu kadar, bunca zaman uğraştım, onca yılın hatrı var gibi... Belki de insan kendine yediremiyor sevilmediğini, istenmediğini... Her ikisi de kişinin kendini yok etmesine neden değil, olmamalı. Siz daha doğrusu bizler kendimizi bu şekilde yok etmemeliyiz ilişkilerde. Fikrimizi söylemeli ve eğer karşı tarafla uzlaşamıyorsak daha fazla taviz vermeden sessizce uzaklaşmalıyız ortamdan. Kimseyle daha fazla muhattap olmadan, değmeyecek insanlara zaman harcamadan, kendimizden daha fazla vazgeçmeden yazınında dediği gibi gözümüze soka soka anlatılan şeyleri kabul edip bırakmalıyız peşini. İnsan yaşarken bir neden arıyor her şeye... Buna da arıyorsun elbet, kafanda çekip çeviriyorsun, sorguluyorsun, tekrar tekrar yaşıyorsun, oynatıyorsun kafanda bir geri bir ileri sarıp ama sonuç hep aynı...

O yüzdendir ki çekip gideceği zamanı insan çok iyi bilmeli... Kendi için en önemli şey belki de bu bence insanın. Ben daha bunu başaramayanlar klubüne başkanlık yapıyorum hala... Bir gün bunu da başarabilme ümidiyle dostlar... Hepimiz için diliyorum bunu inanın...

Görüşmek üzere...




Yorumlar

Popüler Yayınlar