Ana içeriğe atla

Nitelikli

Andromeda ve Perseus

Biri kalbin teslimiyeti ve diğeri kalbin cesareti olmalı- aşk için; Başkalarının hataları ve haksızlıkları yüzünden kendini zincirlenmiş, sıkışmış, susturulmuş hisseden herkes için... Bazen ilgi beklerken içinizde bir sessizlik büyür, sevgi özleme, özlem beklentiye ve ne yazık ki karşılanmayan beklenti de hayal kırıklığına dönüşür. Ve bir bakarız; tükenmişiz.  Çoğu zaman sevgiden değil , sevgimizin karşılıksız kalmasından yoruluruz. Bir kalbi yaşatmak için çabalarken kendi kalbimizi unuturuz. Sınırsız sevgi tükenir mi hiç? Sevgi önce ilgisizliğe çarpar. İçimizden bu sevgi iki tarafa da yeter deriz... Ama yetmediğini çok güzel şekilde öğreniriz, öğretirler... Susuz kalan bir çiçeğin suya özlemi gibi özler insan sevilmeyi... Kendine de kızar bazen. Yüreğe serpilen tomurcuklar tek başına çiçek açar mı hiç? Sınırsızlığımızın sınırı nerede tükenir bilemedik bir türlü. Tükendik. Değeri karşı tarafın eline bıraktığımız an bu oyunu kaybettik.  Ama işte o tükenişte doğar yeniden kendin...

Pes ettiğimden değil...

 "Pes ettiğimden değil. Olmayacağını gözüme soka soka gösterdiğin için vazgeçtim." demiş Kafka. Ne kadar sitemkar ama bir o kadar da haklı bir isyan içeriyor sanki değil mi? Çaba var arkada belli, bir umut varmış belki de olacağına, olabileceğine dair... Ama olmamış, olamamış. Çok üzgün hissettim kendimi bu yazıyı okuyunca. Tanıdık bir his olduğundan belki de... Benim de yaşadıklarımın arasında böyle deneyimler var. Belki ben vazgeçtim, belki vazgeçmekten başka çarem kalmamıştı. Kabulleniş var bunun arkasında. Çok zor bir kabulleniş. Benim hissettiğim bu en azından.

O kadar kolay olmuyor hislerine rağmen pes ederek vazgeçmek, bırakıp gitmek. Aklında her saniye ya öyle değilse? Şimdi vazgeçmemeli miydim acaba? Azıcık daha dayabilirsem belki? Bu sesler hiç susmaz. Ama farkettiniz mi? Hep çabayı göstermeye çalışan taraf belli değil mi? Dayabilirsem ne demek? Kendinden şüphe etmek ne demek? Nasıl bir ikili ilişkidir ki kişi kendinden şüphe eder hale gelmiş ya da hala olmayan ve olmayacak bir şey için direnmeye çabalıyor. Bunu şuan dışardan görebiliyorum ama yaşarken biliyorum hiç öyle olmuyor bu işler. O anda ufacıkta olsa bir yerlerden tutunmaya çabalıyor insan. Belki öğretilmiş ya da kanıksanmış klişelerden işte emek verdim bu kadar, bunca zaman uğraştım, onca yılın hatrı var gibi... Belki de insan kendine yediremiyor sevilmediğini, istenmediğini... Her ikisi de kişinin kendini yok etmesine neden değil, olmamalı. Siz daha doğrusu bizler kendimizi bu şekilde yok etmemeliyiz ilişkilerde. Fikrimizi söylemeli ve eğer karşı tarafla uzlaşamıyorsak daha fazla taviz vermeden sessizce uzaklaşmalıyız ortamdan. Kimseyle daha fazla muhattap olmadan, değmeyecek insanlara zaman harcamadan, kendimizden daha fazla vazgeçmeden yazınında dediği gibi gözümüze soka soka anlatılan şeyleri kabul edip bırakmalıyız peşini. İnsan yaşarken bir neden arıyor her şeye... Buna da arıyorsun elbet, kafanda çekip çeviriyorsun, sorguluyorsun, tekrar tekrar yaşıyorsun, oynatıyorsun kafanda bir geri bir ileri sarıp ama sonuç hep aynı...

O yüzdendir ki çekip gideceği zamanı insan çok iyi bilmeli... Kendi için en önemli şey belki de bu bence insanın. Ben daha bunu başaramayanlar klubüne başkanlık yapıyorum hala... Bir gün bunu da başarabilme ümidiyle dostlar... Hepimiz için diliyorum bunu inanın...

Görüşmek üzere...




Yorumlar

Popüler Yayınlar