Ana içeriğe atla

Nitelikli

Hangi gezegen?

Hiç kendinizi uzaydan seslenirken hissettiniz mi? Karşı tarafa anlatmak için çırpınıp durduğunuz ama ne yazık ki anlatamadığınız oldu mu hiç?  Çırpındıkça daha derine batılan bir durum bu bence. Bilirsin yani  en azından hissedersin karşı tarafın zaten niyeti yoksa anlamaya; sen istersen Einstein vari açıklamalar yap yine boşa... Bazen konuşulan dilden şüphe duymanıza neden olan, gittikçe daha da detaylı açıklama gereği uyandıran ama halbuki çok basit bir içerik barından bir konuda bu kadar çaba niye?  Cevap çok basit. Olsun istediğinizden. İyi olsun, güzel olsun, istediğiniz olsun ama işin sonunda olsun.  Öyle veya böyle oldurmaya çalıştığınız için bu çaba aslında.  Ama; ya karşı taraf oldurmak istemiyorda öldürmek istiyor ise? Ya aslında o tüm uğraşlarınız bir imkansıza yakın ihtimal içinse?  İşin özü şudur ki siz 1 mm yanından ya da kilometlerce uzaktan da seslenseniz, aslında çırpınmanıza hiç gerek yoktur eğer iki tarafın da anlaşmaya gönlü varsa. Geris...

Üşüdüğümüzde camı kapatmak kadar kolay olsaydı keşke...

 

Bugün aklımda başka bir yazı varken instagramda karşıma çıkan post ile bu yazıya geçiş yapmaya karar verdim. Müşfik Kenter'in sözüymüş. "Üşüdüğümüzde camı kapatmak kadar kolay olsaydı keşke, sevilmediğimizi anladığımızda o kişiye yüreğimizi kapatmak...". O kadar etkiledi ki bu söz beni...İçimde bir şeylerin acıdığını hissettim, en derinden, en saklı gizli, köşe bucak karanlıklara gömülmüş olan bir yerden canımın yanması...Belli ki eskiler, gelenler, gidenler, geldiğini sandıklarım ama aslında hiç gelmemiş olanlar,sürekli gelip gidenler geldi gözümün önüne bir anda. Gerçekten keşke denildiği gibi o kadar kolay olsaydı her şey. O kadar kolay olabilseydi farkındalığın uyandığı saniye o seti çekebilmek, o yerleştirdiğin, gözün gibi baktığın, sarıp sarmaladığın, yücelttiğin, göklere çıkardığın o yerden o kişiyi çıkarıp, o çiçek bahçesiden o kişiyi uğurlamak... O kadar kolay olsaydı keşke...


Belki o zaman bu kadar yaralanmadan, kanamadan, hırpalanmadan ayrılık yaşanabilir mi ki? Ayrılığın kibarı, güzeli, zararsızı, sıkıntısız versiyonu yok bence. Yani sevilmediğini anladığında gidebilme kararını alabilmek ayrı bir dert, gidebilmek ayrı bir bir dert. Gittiğinde nasıl gittiğin hele apayrı bir dert. Gidene kadar, yani gidebilene kadar yaşadıkların, kendine yaşattıklarının yanında bir de gittikten sonra ki evre var. Bitmiyor yani süreç, uzadıkça uzuyor. Tabii bu severken, içten içe karşındaki insan sana gitme kal desin diye dua ederken, ayakların aslında geri geri giderken ama içten içe en doğrusunun kendini korumanın tek yolunun ondan gitmek olduğunu anladığın zaman ki süreç. Bir de karşısındaki insana saygısızlığın, duyarsızlığın en son safhasında bir tavırla davranıp, yeri geldiğinde bilerek, isteyerek manipulatif hareketlerle karşısındaki bezdirme yöntemini kullanıp, bu zamana kadar sebebini anlamadığım bir şekilde karşı tarafın onu bırakması için stratejiler yapan bireyler mevcut. Hmm düşünelim başka ne tipler var mesela. Heh mesela ilişkinin başında aşırı ilgiye seni boğup, hiç beklemediğin şekilde seni sarıp sarmalayıp, sen içinden allahım bu mucize heralde diye geçirdiğin saniye seni yok sayıp,bir anda hayatından çekilen ve seni değersizlik hissiyle başbaşa bırakan tipler de var. Her şey yolunda gibi davranıp sonra bir anda olmuyor diyerek seni pat diye soğuk duş etkisiyle başbaşa bırakanlar da mevcut. Yani anlayacağınız çok çeşitli insanlar ve çok çeşitli davranış biçimleri ve ayrılık stilleri var hayatta. Kişisel gelişim ve ilişkilere yoğunlaştığımdan beri bir çok makale, yazı, kitap ve araştırmalar okudum. Onlar hakkında ayrı bir yazı yazmak istediğim için ve konuyu çok dallandırıp budaklandırmamak için şuan o derin mevzulara hafiften bir selam çakarak konuya geri dönmek istiyorum. Nerde kalmıştık? Heh, bu söz bende derinlerde sakladığım bir yere dokundu dedim ya. O yer işte yara almayı hiç düşünmediğim zamanlarda bende derin yaralar oluşturan insanların hatıralarını gömdüğüm, gizlediğim, sakladığım ve belkide görmezden gelmek, yok saymak istediğim yer. Belki diyorum, belki de gerçekten sözde geçen gibi kolaylıkla da olmasa belki zamanı çok geçmeden o insanı hayatından çıkarabilsen... Bunca yara, bunca savaş, bunca gözyaşı, üzüntü,hüzün ve drama yaşanmayabilir, kim bilir... İşte burda da zaten devreye direkt olarak bahsetmiş olduğum sınır belirleme, ayrılık kararı, gidebilmek ve sonraki adımlar geliyor. Ayrılık kararı, biçimi, o evreye gelene kadar çeşit çeşit yaşanan olaylar sinsilesi ve serüvenlerini ve tabii ki karşı tarafın tavır takınma biçimleri bir diğer yazı konusu olsun, size söz:) Mevzu derin dedim ya , bu anlamlı söz o derin mevzuda kaybolmasın yazık olur.

 

Hepimizin bu sözdeki gibi kolaylıkla kendini koruyabilmesi ve sınırlarına sahip çıkabilmesi dileğiyle...

 



Yorumlar

Popüler Yayınlar