Ana içeriğe atla

Nitelikli

Kelimelere karşı duygular

"Bir insana değer vermek, özen göstermek, ona kıymetli olduğunu hissettirmekte bir "kültürdür". Bunun eğitimi yoktur. Kitaplarda yazmaz. Yolu "insan olmaktan" geçer." Doğru mu sizce? Karşında sana hisleriyle bakan bir insanla yolunun kesişebilmesi, ona değer vermek, özen göstermek ve en önemlisi de bunu ona doğru hissettirmek gerçekten öğretilebilen ya da sonradan gelişebilen bir özellik değil bence. Bu tamamen kişinin içinde barınan bir olgu. Hisleriyle konuşan bir insan bulmak, bunu net bir şekilde yansıtmak ve hissettirmek... Sadece bir ses dalgasından ibaret olmayan, karşındakine bunu hissettirebildiğin her kelime; kıymetini bilen için o kadar değerlidir ki... Bunun ne kadar özel olduğunun yaşanmadan bilinebileceğini düşünmüyorum.  Peki sadece kelimelerden ibaret olan bir iletişim olsa ama duygu olmasa ya da bu tek taraflı olsa? Bunun duygusu olan için anlamı nedir? Ya da duygusu olmayan için ne ifade eder?  Duygusu olan hep umut eder. Duygusu olmayan ...

Gitme ne olur...


Özür dilemeyi bilmek, belki de sadece “özür dilerim” diyebilmek ;  aynı hatanın defalarca yapılabileceği anlamına gelmez. Siz size bir kere de olsa umut dolu, mutlu bir anı veren insana tutunmaya çalışırken; o insanın size bunun on katı kadar kötü anılar bırakmasına izin vermemelisiniz. Biz aşırı verici insanlar nedense kendimizce dikdörtgenden üçgen yaratmaya çalışırken, karşı tarafa hep bir bahane yaratarak onu temize çıkarmaya çalışırız. Bir daha bunun tekrarlanmayacak olmasına inanmak isteriz. Aslında yaptığımız içimizi ferahlatmaya çalışmak, belki de kendi kendimizi kandırmaktır oysa ki...

Neden ısrarla bunu yapıyoruz derseniz; inanın bilmiyorum. Keşke bilebilsem de ben de bunu yapmayı bıraksam. Sadece bir kere bile yaşadığınız mutlu an’a o kadar nasıl bağlanabilip, ondan sonra yaşanan tüm sorunlu zamanları bir kenara bırakarak hep karşı tarafıda kendi kendine temize çıkarmaya çalışmak ciddi anlamda kendimize yaptığımız en büyük kötülük. Bazı kapıların kapanmasını istemiyoruz değil mi? Seviyoruz çünkü, ona inanıyoruz en azından, öyle hissediyoruz ve bunu bırakmak istemiyoruz. Onca emeği, zamanı, sevgiyi, çabayı bırakmak istemiyoruz ama oysa ki bazı kapanan kapılar çok üzsede bizi sonradan anlıyoruz ki ;  o kapı bize hiç açılmamış. Biz sadece o an denk gelmişiz.

Tek anıya tutunmayalım, buna razı olmayalım olur mu? Biz sadece buna razı olarak bu insanların hayatımınzda yer kaplamasına izin veriyoruz. Halbuki biz onlarda yokuz. Beğenilmeye, istenmeye, benimsenmeye o kadar taktık ki kafamızı, gerçekten sevilmek nasıl olur artık emin olamıyoruz, belki de bilemiyoruz...

Yapmayalım bunu...








 

Yorumlar

Popüler Yayınlar