Ana içeriğe atla

Nitelikli

Hangi gezegen?

Hiç kendinizi uzaydan seslenirken hissettiniz mi? Karşı tarafa anlatmak için çırpınıp durduğunuz ama ne yazık ki anlatamadığınız oldu mu hiç?  Çırpındıkça daha derine batılan bir durum bu bence. Bilirsin yani  en azından hissedersin karşı tarafın zaten niyeti yoksa anlamaya; sen istersen Einstein vari açıklamalar yap yine boşa... Bazen konuşulan dilden şüphe duymanıza neden olan, gittikçe daha da detaylı açıklama gereği uyandıran ama halbuki çok basit bir içerik barından bir konuda bu kadar çaba niye?  Cevap çok basit. Olsun istediğinizden. İyi olsun, güzel olsun, istediğiniz olsun ama işin sonunda olsun.  Öyle veya böyle oldurmaya çalıştığınız için bu çaba aslında.  Ama; ya karşı taraf oldurmak istemiyorda öldürmek istiyor ise? Ya aslında o tüm uğraşlarınız bir imkansıza yakın ihtimal içinse?  İşin özü şudur ki siz 1 mm yanından ya da kilometlerce uzaktan da seslenseniz, aslında çırpınmanıza hiç gerek yoktur eğer iki tarafın da anlaşmaya gönlü varsa. Geris...

Çiçeklenirken ölmek...



Hayata çiçeklenerek bakmak diye bir olay var bazıları için. Ne güzel bir şans değil mi? Sürekli içinizde çiçek açan ve açmaya devam eden bir bahçe var. Yüksek ihtimal işinizden, ailenizden, arkadaşlarınızdan, dostlarınızdan ve özel hayatınızdan memnunsunuz ki çiçek açabiliyorsunuz ve açmaya devam edebiliyorsunuz. Ne mutlu size ... Her insan için bunların hepsi aynı anda olmaz ama zaten olmasıda beklenmez. Hayatta da bir denge söz konusu. Her daim her konu tavan olarak mutluluk vermez, ufakta olsa pürüzler çıkar, ne bileyim bir sorun olur bir şey ters gider vs. ama dengelenir. Sizi tepetaklak yapacak boyuta gelmedikçe biraz ileri biraz geri illa bir dengede durur. 

Bazılarımız içinse bu bir tarafta denge tutturdum diye sevinip çiçeklenirken, bir anda o çiçeklerin tamamen seni aslında delik deşik ettiğini, kanattığını, yaraladığını ve aslında seni yavaş yavaş öldürdüğünü farkına varmaktır. Nasıl olur anlatayım. Seversiniz, sevildiğinize inanırsınız hatta neredeyse bundan şüphe duymayacak hale gelirsiniz. Sonra çiçek açarsınız o çiçekler her yerinizi sarar koskoca bir bahçe yaratır içinizde... Ne güzel bir görüntüdür size anlatamam. Zaman ilerler siz bahçenin daha da büyüyeceğini hatta sevdiğiniz insanın bahçesiyle birleşip koskoca bir orman yaratacağınızın hayalini kurarken bir bakmışsınız sizin bahçenizde oluşan çiçeklerin dalları sizin kolunuzu, bacağınızı yavaş yavaş çizmeye başlıyor. Sonra bir bakmışsınız o dallar sizin kalbinizi delik deşik ederek ilerlemeye çalışıyor. Bu sürede ne mutluluk kalmış, ne huzur, ne hayaller... Hepsi birer birer parça parça toz bulutu olmaya başlar... Üflediğinizde dağılan karahindiba çiçeği gibi havaya karışır teker teker sizin parçalarınızla beraber tabii... O kanayan delik deşik olan kalbinizle birlikte onlarda yok olur giderler. 

Severken çiçek açıp ölmek işte benim için bu demek... Kimse yaşamasın bunu...
Bu yazının dileği de bu olsun olur mu?
Kimse yaşamasın bunu...






 

Yorumlar

Popüler Yayınlar