Ana içeriğe atla

Nitelikli

Andromeda ve Perseus

Biri kalbin teslimiyeti ve diğeri kalbin cesareti olmalı- aşk için; Başkalarının hataları ve haksızlıkları yüzünden kendini zincirlenmiş, sıkışmış, susturulmuş hisseden herkes için... Bazen ilgi beklerken içinizde bir sessizlik büyür, sevgi özleme, özlem beklentiye ve ne yazık ki karşılanmayan beklenti de hayal kırıklığına dönüşür. Ve bir bakarız; tükenmişiz.  Çoğu zaman sevgiden değil , sevgimizin karşılıksız kalmasından yoruluruz. Bir kalbi yaşatmak için çabalarken kendi kalbimizi unuturuz. Sınırsız sevgi tükenir mi hiç? Sevgi önce ilgisizliğe çarpar. İçimizden bu sevgi iki tarafa da yeter deriz... Ama yetmediğini çok güzel şekilde öğreniriz, öğretirler... Susuz kalan bir çiçeğin suya özlemi gibi özler insan sevilmeyi... Kendine de kızar bazen. Yüreğe serpilen tomurcuklar tek başına çiçek açar mı hiç? Sınırsızlığımızın sınırı nerede tükenir bilemedik bir türlü. Tükendik. Değeri karşı tarafın eline bıraktığımız an bu oyunu kaybettik.  Ama işte o tükenişte doğar yeniden kendin...

Kırılan Vazo


Kırılan vazo yenisi gibi olur mu? Hiç bir parçayı atlamadan yapıştırsan peki? Hani böyle ince ince , teker teker her parçayı itinayla birbirine yapıştırsan hiç bir boşluk kalmadan? Yine de olmaz mı dersiniz? Bir yazı okumuştum. Japonlar kırılan eşyaların boşluklarını altınla doldururlarmış. İnanışlarına göre o eşya veya o insan hasara uğramışsa artık onun bir hatırası vardır, ders almıştır ve artık olduğundan daha değerli olmuş demekmiş. Bunu hatırlatmak adına da altın kullanılırmış. 

Peki sizce? Sizce istediğiniz kadar kendinizi zorlasanız boşluk bırakmamak adına ve hatta ,altınla da doldursanız; o vazo size o eski hissi verir mi dersiniz?  Ben hep her şeyin olduğu gibi güzel olduğuna inanırım. Evet belki evrilirsin, olgunlaşırsın, ne bileyim bazen tökezlersin ve değişime uğrarsın ama hepsinin ayrı bir tınısı, ayrı bir hissiyatı vardır. İlk halinizdeki gibi tamken, yolda yaralar bereler almamışken, belkide aşağıdaki gibi paramparça olmamışken, belki de hatta bahsettiğimiz gibi o parçaları altınla birleştirip daha olgun kılmamışken ki oluşan his bir daha geri gelmez. 

O yüzdendir ki o vazo işte hiçbir zaman aynısı olmaz, olamaz. İlişkilerde de en başta içinizde uçuşan kelebeklerin yerini eğer zaman içinde parçalara ayrılmış bir vazo hissi kaplıyorsa o ilişkiye veda etme zamanı gelmiştir. O parçalar çoğalmadan toparladınız toparladınız yoksa gerisi bilindik son. 

Belki de o parçalardan siz kendinize yeni bir vazo yaparsınız, bambaşka bir vazo. Daha deneyimli, yaralı bereli ama daha düşmeye dayanıklı... Kim bilir? 

O vazonun hiç parçalanmaması en güzeli tabii. Dileğim budur...
O vazo hep ilk gün ki gibi pırıl pırıl dursun içinizde, baktıkça gözleriniz kamaşsın, kelebekleriniz uçuşsun bahar esintisi gibi😊 Bu hissi en azından bir kez tatmanız dileğiyle...







 

Yorumlar

Popüler Yayınlar