Ana içeriğe atla

Nitelikli

iki göz iki çeşme

Neden ağlarsınız?  Sevinçten? Üzüntüden?  Sevinçten ağladığınız hayatınızda kaç sefer olmuştur? Bana sorarsanız çok değil açıkçası. Ben üzüntüden ağlayanlara daha çok uyuyorum sanırım. İçimde söleyemediklerimle , aklımda beni kemirip duran tüm girdaplarla boğuşurken ağzımdan sadece dökülebilen üç beş kelime arasında gözyaşlarım pıtır pıtır yanaklarımdan süzülür hep. Aslında konuşmanın da boşa olduğunu düşünürüm o zamanlarda... Konuşsan  ne fayda ki? Zaten en başında anlayabilse karşındaki seni bu hislere gömülmezsin ki... Sadece içindeki çığlıkları atamadığın için döktüğün gözyaşları arasında kalırsın bir başına... Sen iki gözü iki çeşme, dışarda kafalar bahar havasında... Baharın bize de gelmesi dileğiyle...  

Gökkuşağı tesadüfte saklı olabilir mi?

Kaskatı kesilmiş bünyenizde oluşan boşlukları doldurmak o kadar da kolay değildir. Size gelmeye çabalayan o parçanın; esneme, eğilip bükülüp o boşluğu hiç yer bırakmayacak şekilde doldurma olasığı nedir sizce?

Peki imkansız mıdır o boşluğun dolması? Bir kere o boşluklar oluşunca hiç mi yeri dolmaz, dolamaz?

Hayatta her şey mümkün. Ruhunuzda var olup sizi rahatsız eden, belki canınızı yakan, belki görmezden gelmek için çabaladığınız, belki de gerçekten varlığına alışmaya çalıştığınız o eksik parça belki de karşınıza çıkar ve orası aynı aşağıda gördüğünüz gibi rengarenk bir gökkuşağı yaratır içinizde, kim bilir? İmkansız, artık olmaz, yok bir daha olmayacak gibi olumsuzluklar yerine biraz da hayatın bize tesadüf olarak gösterdiği ama değerini bilmemiz gereken her ne olay , durum ve/veya kişi ise ona tutunmayı seçsek ne olur? 

Ben söyleyeyim; her iki seçenekte mümkün. Ama olumlusu da olumsuzu da imkansız değil. Sizi renklendirecek, içinizde ki çocuğu uyandırıp gökyüzünde oluşan gökkuşağını gördüğünüzdeki gibi yüzünüze bir gülümseme kondurabilecek o tesadüfü yakalamanız ve kıymetini bilmeniz dileğiyle...






 

Yorumlar

Popüler Yayınlar