Ana içeriğe atla

Nitelikli

Orada olamayışlar...

Belki aldatmadı ya da en azından sen öyle düşünüyorsun ama ona en ihtiyacın olduğu zamanda ortadan kayboldu. Yüzüne karşı yalan söylemedi belki ama bakın belki diyorum yinede suskunluğuyla değerini sorgulattı. Sesini yükseltmedi ama kayıtsızlığı tüm tartışmalardan daha yüksek sesle bağırıyormuş gibi hissettirdi. Sadakat kurallarını çiğnemedi belki(!) ama seni sevmenin bir yük olduğunu sana hissettirdi. Her yara ihanetten gelmez. Arkana baktığında sevdiğinin sis bulutu olduğunu görmek en büyük yaradır. Hepimiz ilişkilerimizde çeşitli roller oynarız ve ilerledikçe öğreniriz. Bazen görürüz ki en acı veren şey birinin yaptıklarında değil yapamadıklarındadır ya da yapmayı seçmediklerindedir... Ve belki şuana kadar fiziki olarak aldatmamış olması canınızın acımadığı anlamına gelmez. Bazen bir ilişkiyi bitiren şey ihanetten çok, ihmal oluyor. Göz göze gelememek, kalpten konuşamamak, sarılamamak,elini tutmaktan bile imtina etmek... Sevgi ve samimiyet eksikliğini iliklerinize kadar hissetme...

Kahramanın gözyaşı

Gözyaşı dökmeye değer mi? O; geceler boyu doldurup boşalttığınız,
 evirip çevirdiğiniz  ama kafanızda bir türlü oturtamadığınız konuşmayı yapmamak için akıttığınız yaşların günahı nedir? Siz içinizdeki üzüntüyü parça parça akıtırken "aradığınız kişiye ulaşılamıyor" mesajlı olarak kalbinizde yaşattığınız insanın umursamazlık derecesine ne demeli peki?

Değer mi? Tek soru bu olmalı bence. Değer mi? Bence değmez. Bunu bile bile yine de yapıyoruz değil mi? Yine o insan için içimizde en derinlerde bir yerde ufacıkta olsa bir umut besleyip belki her şeyin istediğimiz gibi gideceği hissini taşıyoruz. Çok pesimist olmak istemiyorum ama sonu genelde pek iyi bitmez dostlar. Keşke o umut bir mucize olsada gerçekliğimiz olsa ama olmuyor ne yazık ki...

Karşınızda bulunan umursamaz insan; sizi kendi seviyesince ayakta uyuttuğunu, idare ettiğini ya da sizinle canı istediği şekilde oynayabildiğini düşünür. Hiç umursamaz biliyor musunuz? Siz konuşmuş  olsanızda, derdinizi, istediğinizi, beklentinizi belki de en hassas olan hislerinizi açıkça konuşursunuz ama o karşınızda sizin yüzünüze baka baka kafa sallar ben de aynı der geçer ama bir gram bunu hissetmez. Bu tip davranışları sergileyen insanların narsistlikten öte nasıl bir bünyeye sahip olduğunu uzun zamandır sorgular dururum ama daha teşhis koyamadım.

Kahramanlarımız yani bizler bu insanlarla bir ihtimal yaşanabilecek mutlu anlar için çırpınırken, karşımızdaki keyfine bakar. Belki hiç aklına gelmezsiniz, konuşmayı pek sevmesemde bazıları alternatiflerle de meşgul olacak kadar düşük seviyeli ve iğrenç oldukları için size sıra gelmez zaten vs. sizde bu sırada o insanla vakit geçrimek için çırpınır durursunuz. Onun normal insanların sorunsuzca gayet doğal bir şekilde sergileyebildiği günaydın veya iyi akşamlar , nasılsın?  gibi iletişim girişimlerine bile sevinir hale gelirsiniz. Halbuki bunların çok üstünde davranışlar olmalıdır değil mi bu insan sizinle ilgileniyorsa? Peki bizler neden bu kadar basit davranışlara bile sevinir, bunları bile güzel bir hareket olarak algılar olduk? 

Biz bilmiyor muyuz değil mi bunların zaten normalde yapılması gerektiğini ve hatta daha da fazlasının yapılması gerektiğini aslında... Bu insanlar kendini bir şey sanıp bizleri enayi yerine koyabildiklerini sanıyorlar ya ben ona yanarım. Bilmiyorlar ki; biz aslında incecik bir umuda tutunup sabırla bekliyoruz...

Keşke değse bu bekleyişe, umuda...

Kahramanlar olarak döktüğümüz göz yaşlarının yitip giden umutlar ve açılan yaralar yerine mutluluk kahkahalarından kaynaklanması dileğiyle... 






 

Yorumlar

Popüler Yayınlar