Affetmek... Tek kelime aslında ama o kadar ağır ki... Altında ne duygular, ne düşünceler,
ne yaşanmışlıklar vardır...Kocaman bir iz bırakmıştır belli ki içinde insanın. O yüzdendir ki affedebilirsin ama sindirmek ayrı bir olaydır.
Hep karıştırılır. Affetmek belli bir sürede olabilir belki ama içeriğinde sindirmek vardır ki; işte o en ağır olanıdır. En zaman alanıdır. Belki de en acısıdır.
"Affettim"...
Bilerek veya belki de o kadar da önemsemediği için ki bu daha da acılı gerçi ama bilmeyerek diyelim yine de sizi üzen, canınızı acıtan, kıran, parçalayan, içinizde deliklerin oluşmasına neden olan insanları affetmek ne kadar zamanınızı alır? Peki gerçekten affedebilir misiniz? Yoksa affettiğinize mi inanmak istersiniz?
Her affedemeyiş insana yük oluyormuş. Tecrübeyle sabit. Bir anda tüm yüklerden kurtulsak, herkesi affetsek? Ama gerçekten affetsek. Onları kendi yaptıklarıyla kabul edip, kendimize yüklemeden, şahsi algılamadan, onları yaptıkları davranışlarla başbaşa bıraksak ve kendimizi bu yükten kurtarsak?
Tekrar nefes alabilir miyiz ki şöyle derin derin? "Oh be" diyebilir miyiz? Sindirebilirsek diyebiliriz. Yapılan davranışı üstümüze almadan, sadece ama sadece onlarla ilgili olduğunu kabul ederek sindirebilirsek gerçekten affedebiliriz. Affetmek derken ; onları haklı buluruz ya da onlar paçayı kurtarırlar ve yanlarına yaptıkları kar kalır demiyorum. Gerçekten bu davranışların onlara ait olduğunu özümseyip, kendi benliğimizi serbest bırakabilsek bir kere de olsa... Hepsinden, herkesten ve tüm yüklerinden bir avazda derin bir nefesle kurtulsak...
Düşünmesi bile insanı ferahlatıyor sanırım. Bir gün tüm yüklerimizden bir nefeste kurtulup , herkesi kendi davranış ile hayatında başbaşa bırakmayı başarabilme ümidiyle...
777, herkes için tüm kalbimle diliyorum...
Yorumlar
Yorum Gönder