Ana içeriğe atla

Nitelikli

Orada olamayışlar...

Belki aldatmadı ya da en azından sen öyle düşünüyorsun ama ona en ihtiyacın olduğu zamanda ortadan kayboldu. Yüzüne karşı yalan söylemedi belki ama bakın belki diyorum yinede suskunluğuyla değerini sorgulattı. Sesini yükseltmedi ama kayıtsızlığı tüm tartışmalardan daha yüksek sesle bağırıyormuş gibi hissettirdi. Sadakat kurallarını çiğnemedi belki(!) ama seni sevmenin bir yük olduğunu sana hissettirdi. Her yara ihanetten gelmez. Arkana baktığında sevdiğinin sis bulutu olduğunu görmek en büyük yaradır. Hepimiz ilişkilerimizde çeşitli roller oynarız ve ilerledikçe öğreniriz. Bazen görürüz ki en acı veren şey birinin yaptıklarında değil yapamadıklarındadır ya da yapmayı seçmediklerindedir... Ve belki şuana kadar fiziki olarak aldatmamış olması canınızın acımadığı anlamına gelmez. Bazen bir ilişkiyi bitiren şey ihanetten çok, ihmal oluyor. Göz göze gelememek, kalpten konuşamamak, sarılamamak,elini tutmaktan bile imtina etmek... Sevgi ve samimiyet eksikliğini iliklerinize kadar hissetme...

Düşünüyorumda...


Düşünmek... 

İnsan düşüncelere dalar da, kafasının içindeki sesleri susturamaz ya... İşte en yıpratıcısı o dur. Kafanızda binlerce ses, binlerce yorum, binlerce hikaye döner durur. Durdurmak istersiniz, durmaz... Sürekli aynı kısır döngünün içinde girdaptaki "nemo" gibi kapılır gidersiniz senaryoların arasında. 

Bir de bakmışsınız ki kafanız çok yorulmuş, bitkin, huzursuz, en ufak mutluluğu bile algılayamacak kadar küsmüş ve bıkmış. Halbuki belki etrafınızda küçük mutluluklar beliriyordur. Siz; bunların hiç birini göremeyecek kadar meşgulsünüzdür ne acıdır ki... Saniyenizin değmeyeceği, hiç kıymetinizi bilmeyen, sadece kendi çıkarı için etrafınızda dolanan, sizi bile isteye üzen, yok sayan, yeri geldiğinde banane ya diye sizi başından atmaya çalışan insanlara verdiğiniz kıymetin, yorduğunuz beyninizin ve harcadığınız zamanının geri gelmeyecek olması ne üzücüdür. 

Boşa kürek hayatınız akarken; siz girdapta aynı döngünün içinde kaybolmaya artık neyin iyi neyin kötü, kimin doğru kimin yanlış, neyin gerekli neyin gereksiz olduğunun farkını idrak edemeyecek kadar hipnoz olmuş, tamamen değerlendirme yoksunu bir insan olmaya başlarsınız. Aklınızda sürekli acabalar, nedenler, niyeler, nasıllar, benim suçum neler dolanır. Halbuki bu sorular sizden değil ; sizi üzenlerin davranışlarının sonucu oluşmuştur sadece. Sadece ama sadece onların davranış biçimleridir. Bunu kendi kendinize çözmeniz imkansızdır. Cevaplar sizde değil. Çünkü en başında bu davranışı sergileyen siz değilsiniz.

Haddini bilmeyen, davranışları sadece ego ve narsizm kokan, kendine bakmadan kendini aşırı değerli kılarak sizi hiç umursamayan ama içten içe bir çok yarayı, ezikliği, üzüntüyü, kompleksleri barından bu insanlardan en başında belki de insani davranışlar beklemek hata oluyor. 

Siz belki insandır diyerek o muameleyi yaparken; eğer karşınıza bunun aksini ispat edecek bir tane ama sadece bir tane bile bir şey çıkarırsa; bırakın... Bırakın ve arkanıza bakmayın. Bu tip varlıklar, ne insanlıktan, ne iyilikten, ne görgüden, ne ahlaktan ne de etikten haberdarlar. Bunca zaman bihaber dolaşan bu varlıkların eğitmeni de siz değilsiniz. Olmayında zaten... 

Düşünmeyi de, onlara emek vermeyi de bırakın...

Sizden uzak olsunlar...

O aslında zehir gibi çalışan beyninizin bu tiplerle dolmasına, rahatsız olmasına, yorulmasına gerek yok. Inanın cidden gerek yok...

Bu tip insanların değer verenlerden uzak olması dileğiyle...




 

Yorumlar

Popüler Yayınlar