Ana içeriğe atla

Nitelikli

Tebrikler

 Bir yerde okumuştum. "Bazıları sığmazmış, nedendir bilinmez"... Siz ne kadar yer açmaya çalışsanızda, onu evinde gibi hissettirmeye çalışsanızda, belki de pamuklara sarıp sarmalasanızda sığmak istemeyen insana yeri daima dar gelir. İlla memnun olmayacağı bir şey bulur, sizi kırıp dökmek pahasına, canınızı yakmak pahasına da olsa mutlaka bir arayışa girer. İlla ama illa ben başka bir yere gitmeyelim diye kendince bahaneler yaratarak bulunduğu yerden yok olmaya çalışır. Halbuki siz onun zorlarını avucunuza alıp, gerektiğinde elleriniz kanaya kanaya şekil verip kücülterek yok etmeye gayret etmişsinizdir.  Yükünü hafifleterek rahat nefes alsın, huzur bulsun diye çabalarken karşınızdaki insan bunu görmek yerine ısrarla hala başka alternatifleri kovalar. Siz yük hafifletme derdine düşmüşken asıl yükün siz olduğunu suratınıza "Daaan" diye çarpar ve ne acıdır ki bundan bir gram bile gocunmaz!  Siz çareler ararken o bahane arıyor ise bırakma zamanıdır. Çünkü sizi kaybetmekt...

Geçmişle gelecek

Geçmişten kurtulmak, tamamen silmek, yok saymak gibi bir şey mümkün değildir. Ama bu geçmişin yaralarını sürekli kanatmak gerektiği anlamınada gelmez. Kendimizi geçmişten ve yaşadıkalırımızdan özgürleştirmemiz gerekir. Ancak özgürleşebilirsek gelecek için yeni adımlara cesaret edebiliriz. 

Hatıralarla yaşayan, belki de boğuşan insanlar ileride karşılarına gelebilecek fırsatları göremez. Belki de görmeyi seçmezler. Çünkü hala geçmişle hesapları kapanmamıştır. Ben şahsen geçmişle hesap kapatmanın pek mümkün olduğunu düşünmüyorum. Hani derler ya hakkını helal et diye. Ben insanın söyleyecekleri içinde kaldıysa, kendini haksızlığa uğramış hissediyorsa bunun pek mümkün olduğuna inanmıyorum. 

Peki yapılacak bir şey yok mu? Böyle durumlarda sonsuza kadar geçmişte mi kalmak durumundayız sizce?

Tabii ki hayır. Bana göre hak, hukuk helalinden çok olayı kabullenme mevcut. Yani olayı acısıyla tatlısıyla kabullenmekten bahsediyorum. Kolay değil, hemde hiç değil... Ama ben barışı içimde bu şekilde sağlıyorum. Herkesin yöntemi başka olabilir. Her ne yaşandıysa bunu değiştiremiyoruz. İstediğimiz şekilde yön veremiyoruz, hikayenin gidişatıyla ya da sonuyla oynayamıyoruz. Tek yapabildiğimiz kabul etmek. 

İçinizde nasıl fırtınalar, kendi kendinize tartışmalar, kızgınlıklar, pişmanlıklar olabileceğinin farkındayım ama kabulleniş bir affediş değildir. Yaşadığınız hikayeleri, hayatınızda bir sayfa olan insanları kabullenmek sadece ama sadece sizi özgürleştirir. Kabul ettiğinizde onlara hak vermiyorsunuz, onları affetmiyorsunuz. 

Değiştirip, yön verebileceğiniz geleceğinize sağlam kafa ve net bir şekilde adım atmak için umarım herkes bir gün kabullenişi yakalayabilir. Affedin demiyorum, kabullenin ve suya bırakın. 

Bırakın aksın gitsin ne yaşanmışsa... Siz önünüze bakın...

Bunu yaparak çiçeklenmek dileğiyle...






 

Yorumlar

Popüler Yayınlar